14 Nisan 2012 Cumartesi

İstikrar mı? Günübirlik sevinçler mi?

Bir gün Nasreddin Hocanın eşeği çalınır. Diğer gün bunu duyan mahalleli Hocaya suç bulur. "Neden kilit yoktu ahırda?, Daha iyi bir ahır yaptırsaydın." diye söylenirler. Nasrettin Hoca da "Yahu bütün suç benim mi? Hırsızın hiç mi suçu yok?" der.

Sezonun özellikle sonlarında oynamayan bir takım vardı : ANTALYASPOR. Bırakın Süper Ligi halısayı bile hak etmiyordu oyunları. Ruhsuzluk tavan yapmıştı. En sonunda ligde kalmayı başardı. Buna sadece başka takım sayesinde kaldık diyenler var ama ben tam olarak katılmıyorum. 39 puan bize havadan gelmedi. Ama son maçta da şans yardımcı oldu tabi. 

Sezon bitti ama benim anlayamadığım şekilde Mehmet Özdilek'e tepki vardı. Herkes en çok Mehmet Özdilek'i suçluyordu. Açık ve net : İNANAMADIM. Mehmet Hoca suçlu da futbolcuların hiç mi suçu yok?

İlk geldiğinde uzun soluklu bir plan çizdi yönetim ve Mehmet Özdilek. Her şey bir anda olmayacaktı. Olamazdı da zaten. Plan çizildi ve açıklandı : -Ekonomi ön planda olacak. -İlk 3 sene ligde kalma hedefi. -Sonraki 2 sene orta sıralara oynama hedefi. -Ancak 5 sene sonunda uygun şartlar oluşursa (stat,tesis,ekonomi) Avrupa hedefi konulabilecek.

Bunu duymayan yoktur Antalyasporlulardan. 3 sene boyunca bonservissiz çıkma futbolcularla ligde tuttu Mehmet Özdilek.Kariyerim önemli demedi. Ekonomi ön planda olsun dedi. Ucuz fiyatlı topçularla idare etmemiz gerekiyor dedi. Antalyaspor'un ekonomisi önemli dedi. Ve Antalyaspor 3 sene sonunda borçlarını kapattı. Mehmet Özdilek kariyerini hiçe sayarak yaptı bunu. 

Sonuç: Mehmet Özdilek Planın ilk etabı başarıyla tamamlandı. (3 sene maliyetsiz topçularla ligde kalındı. Borçlar kapandı.)

Bir sonraki aşamaya geçiyoruz. 2 sene stat ve tesisler tamamlanana kadar Avrupa hedeflemeyin. Yere sağlam basarak ilerliyoruz. İşte buna İSTİKRAR deniyor.

Şimdi başarı yok 3 senedir diyenler hoca değişsin başarı yakalayalım diyor. GÜNÜBİRLİK SEVİNÇLERle bir yere varılmaz. Uzun soluklu bir plan çizilmiş ve başarıyla sürdürülüyor. Bu planın bozulmasına uğraşmaya kimsenin hakkı yok! Belli bir yere gelme istiyorsak aşama aşama ilerlemeliyiz. 

Farzedelim seneye en iyi topçuları aldık borca girip. Seneye 5.-6. olduk Sonraki sene de aynı. E sonra? 2 sene sonra sözleşmeleri bitecek gidecek hepsi. -bu arada birkaç hoca değişikliği olması da muhtemel- Geride kalan borçlar ve Antalyaspor. Birkaç sene sonra da dayanamaz ve düşer. Biraz sakin düşünün sizin istediğiniz bu değil. 

Adım adım ilerliyoruz. Yörüngemiz belli. Hedeflerimizi gerçekleştirmek için İSTİKRAR şart. Mehmet Özdilek ile bu hedeflerin hepsi gerçekleşinceye kadar devam etmeliyiz. Avrupa'da Mehmet Özdilek ile başarılar yakalamalıyız. Ama hızlı giden atın pisliği seyrek düşer. Sessiz ve derinden, yere sağlam basarak ilerliyoruz böyle devam edelim.

Şimdi taraftara sesleniyorum : Hedeflerimiz belli hatırlatayım. İlk 3 sene ligde kalma hedefi olan takımdan Avrupa beklediğiniz için hatırlatmak istiyorum. İlk hedef gerçekleşti öyle ya da böyle. İkinci etaba geçiyoruz. Antalyaspor'un önümüzdeki 2 sene hedefi "orta sıralar". Sportif hedefimiz bu. Gerçekçi olalım. Tesis ve stat diğer hedefimiz bu 2 yıllık süreçte. Bu hedeflere de ulaşırsak sonrasında Avrupa yolu açılacak. İşte o zaman şu anda istediklerinizi gerçekleştirme fırsatı bulacağız. Aceleci olmayın. Mehmet Özdilek önderliğinde bu hedeflere ulaşırız ancak.

Neden mi? Çünkü bu hedefleri gerçekleştirmek için gerekli olan şey : İSTİKRAR, İSTİKRAR, İSTİKRAR!

Arkandayız Mehmet Özdilek.

Teşekkürler her şey için.

Teşekkürler Antalyaspor'u kendi kariyerinden daha fazla düşündüğün için.

Teşekkürler bizimle bu yola çıktığın için.

Teşekkürler Büyük Adam MEHMET ÖZDİLEK.


11 Mart 2012 Pazar

Kâbus için erken!

Seyrediyorum Antalya'yı. Dolu gözler ama içime doğru akan gözyaşları... Sanki tek ben değilim gözyaşlarımı içime akıtan, evet kesinlikle tek ben değilim üzüntülü olan. Güzel Antalya'm...

"Kepez'deki 'Hiç şüphesiz Antalya Dünya'nın en güzel yeridir. M. Kemal ATATÜRK' yazan tepeye doğru bakıyorum. Bu söz eskisi gibi etki uyandırmıyor şu sıralar. Parlamıyor o tepede. Yanında akan şelale gürlemiyor. Sanki bu şelale değil o tepenin gözyaşları. Kaleiçi'ne gidip biraz içimin açılmasını istedim. O eski surlar, kale kapısı bir başkaydı. Darbeler almıştı sanki şu son günler. Eski güzelliği yok gibi. Hemen Akdeniz'i görmek istedim. Koşup baktım Akdeniz'imize. Güldür yüzümü dercesine baktım. Bu daha önceleri işe yarardı. Ama olmadı. Gözümü kapadım, bekledim. Açtım ama manzara değişmedi.  Bana gülmedi Akdeniz. O maviliğini yitirmişti. Peki, peki Yivli minare... O da bana gülmedi. Her yerde peşinde koştuğumuz armamızın simgesi karamsardı sanki. Sahillere attım kendimi. Sahil kumlarına siyah renk çalmıştı sanki."

Bu şehre bu manzaralar hiç ama hiç yakışmıyor. Bu şehre Antalyaspor'un etkisiydi bu evet. Bunun sebebi bu. Ölü toprağı atıldı Antalya'mıza. Ve halen bekliyoruz. Bu ölü toprağın altında ezilmeyi kabullenmişçesine bekliyoruz.

Ama neden? Neden bekliyoruz? Neden erken teslim oluyoruz? Neden kendi kaderimizi kendimiz çizmeyi denemiyoruz? 3-5 yenilgi mi bize bunu yaptı?

'Ölü toprağı var üzerimizde.' Bu demek oluyor ki harekete geçip bu toprağı üzerimizden atmalıyız. Herkese görev düşüyor. Önümüzde 4 maç var. 'Oynanmamış' 4 maç var. Artık son dönemeç. Yapabileceğimiz her şeyi bu son maçlarda yapmalıyız. Sürekli antremanlarda olmalıyız. Maçlara gitmeliyiz. Artık sona yaklaştık takım yalnız bitirmesin bu ölü toprağını birlik beraberlikle atmalıyız.

'Akrep' bizim simgemiz. Akrep kendi kaderini kendisi çizer. Çok zorda mı kaldı yolun sonuna mı geldi. Kendisini öldürür. Başkasının bunu yapmasına izin vermez. Kendisi sonuna kadar dayanır. Ama yapacak başka bir şey kalmazsa bunu yapar.

Biz mücadelemize başlayalım. Son çarpışmalarımız bunlar. Haydi tesislere. Lig bitene kadar her antremandayız. Desteklerimiz inatla her geçen gün, dakika artarak devam edecek.

Biz görevimizi hep yapalım. Kâbus görmeye başlayanlar var. Daha 4 maç var. 'Oynanmamış' 4 maç.

Kâbus için erken! Haydi tesislere. Desteklerimiz giderek artıyor. Haydi Antalyasporlular!

Esen kalın.

imza: Zek

7 Mart 2012 Çarşamba

"Denize düşünce değil, denizde kaldıkça boğulursun!"

Zor günler, kara bulutlar, çatık kaşlar, bozuk moraller...

Antalya... Güneşli ve sıcak havası, muhteşem sahilleri, sıcak insanları, masmavi denizi...

İyi ve kötü, güzel ve çirkin, siyah ve beyaz kadar zıt tabanlı olgular bulunmakta şu anda Antalya'mızda. Gülmek ve ağlamak, düşmek ve kalkmak, sıçramak ve gömülmek aynı anda yaşanır oldu şu son zamanlarda.

Galatasaray maçına çıktık beraberlik aldık. Biraz üzüldük biraz sevindik neyse dedik.

Trabzon'du bu sefer rakip kazanırız dedik yanılmadık güzel oynadık kazandık. Ordu'ya gidiyorduk alırız en az 1 puan dedik. 3-2 yenildik çok kötüydük. Manisa yendik ama oyun kötüydü. Belediye maçını ve Samsun maçını anlatmama gerek yok.

Şimdi takım kötü, ruh yok diye bir sürü şey sayabilirim ama daha lig bitmedi şimdi kötü sözleri içime atıyorum. Siz de öyle yapın.

Futbolcularımızın da bu yazıyı okuması dileğiyle devam ediyorum.

Antalyalıyız... Geçmişe dönüp bakalım.

Bu zamana kadar çok düştük. Ama yerde kalmadık. Kafamızı kaldırıp ileriye bakarak kalktık.
Bu zamana kadar çok ağladık. Ama kaldırdık kafamızı kararlılığımızı gösterdik. Gözyaşlarımızı içimize akıttık göstermedik kimseye. Sonunda gülene kadar!

Kimseye bağlı kalmadık. İttirdiler, üzerimizde oyun oynadılar, yılmadık! Kaşımızı çattık, yumruğumuzu sıktık güçlüklere, zorluklara karşı koştuk!

Şimdi kafanızı kaldırın! İleriye bakın henüz bir şey bitmedi unutun geçmişi! Şimdi herkesi olumluyu bakmaya davet ediyorum.

Bu zamana kadar moralsiz takımımızı çok kez düzelttik. Antalyaspor taraftarı haydi tesislere. Lig bitene kadar antremanları ziyaret edip ikramlarda bulunmaya davet ediyorum sizi. 2007'ler bir daha olmasın. Olacaksa da böyle ezilerek, büzülerek, üzülerek değil savaşarak, boyun bükmeyerek, taraftar desteğiyle olmalı. Lig sonuna kadar tesisleri ziyaret etmeniz isteğimiz şanlı Antalyaspor taraftarı.

Moral bozmayı bırakıyoruz. Denize ittirdiler bizi şuan. Güzel Akdeniz'imize ittiler. Ama denize düştük diye bir şey olmaz. Ancak hiçbir şey yapmazsak denizde kaldıkça boğuluruz. Akdeniz bizimdir ama hiçbir şey yapmazsak çıkmak için çaba göstermezsek o da bize yardım edemez.

Akdeniz'imizde boğulmuyoruz, kafamızı kaldırıyoruz. Takımı yalnız bırakmıyoruz. Takımı ateşliyoruz bize iyi oyun sunsalar da sunmasalar da.

Esen kalın.

imza: Zek